SU/ATIKSU ANALİZ SİSTEMLERİ
Toksisite Ölçüm Cihazı
Su Kirliligi Kontrol Yonetmeligimiz icindede zehirlilik seyreltme
faktoru gecmektedir. Zehirlilik olcumunde kullanilan bir diger
yontem olan Vibrio fischeri ile gerceklestirilebilen portatif yada
laboratuvar tipi analizor cihazlari ile alternatifler
sunulabilmektedir.
İçme suları tanklardan veya boru hatlarından sızan petrol türevleri,
tarımsal alanlardan kaynaklanan böcek ilaçlari veya arıtılmamış atık
sulardan kaynaklanan patojenler gibi çok sayıda etken yüzünden
kontamine olur. Son zamanlarda artan terörizm ve sabotajlar yüzünden
içme sularında tehlike oluşturabilecek potansiyel kirleticiler
üzerinde çalışmalar artmıştır.
İçme suyu dağıtım sistemlerinin kasıtlı olarak kontaminasyonu
durumunda, kullanılan maddenin ne olduğunun saptanması, kimyasal
kirleticilerin çeşitliliği yüzünden cok zor olabilmektedir (biotoksinler
veya farklı toksik maddelerin kombinasyonu olabilir). Son zamanlarda
kullanılabilecek toksik maddelerin tespiti konusunda çeşitli
çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda çok sayıda bileşen
tanımlanmıştır. Bunlar suda stabil ve çözünür olabilir, çok az
kokuya veya renge sahip olabilir ve çok düşük konsantrasyonları bile
insan sağlığını tehlikeye sokabilir. Bu toksik maddeler, askeri
birimler tarafından kullanılan savaş kimyasalları (sarin, VX vs.),
biyolojik toksinler (aflatoksin, risin, vs.), patojenler ( e-coli,
salmonella, listeria), ve endüstriyel kimyasallar (siyanür, ağır
metaller) şeklinde olabilmektedir.
Biotoksisite İzleme
İçme suyu izleme konusunda en çok kullanılan yöntem biotoksisitenin
izlenmesidir. Toksisite testi, birçok kuruluş tarafından
kontaminasyon tespiti için kullanılmaktadır. Toksisite izleme,
geleneksel izleme ile birlikte ek bilgi edinmek açısından kullanılır.
Bunun sebebi herhangi bir kontaminasyon olması durumunda kesin bir
karara varılabilmesini desteklemektir.
Toksisite testinin temeli, canlı organizmaların test edilecek su
veya atık su numunesi ile etkileşime girmesine ve canlı organizma
üzerinde oluşan etkinin ölçülmesine dayanır. Standart Metotlarda bu
konuya ilişkin balık biyodeneyi metodu bulunmaktadır fakat bu metot
herhangi bir acil durum söz konusu olduğunda sonuç almak açısından
oldukça yavaş kalmaktadır.
Bunun dışında kullanılmakta olan çok daha verimli başka bir yöntem
ise bakteri kullanılan biosensör metodudur. Bu sistemde, bakteri
türleri ile elektronik ölçüm aleti birlikte kullanılmakta, hassas ve
hızlı ölçüm tek bir cihazla gerçekleştirilmektedir. Bu teknoloji,
çok geniş aralıktaki toksik maddelerin hızlı bir şekilde tespit
edilmesi açısından yaygın olarak tercih edilen bir teknolojidir.
Tüm canlı hücreler gibi bakteriyel hücrelerin metabolizması da geniş
bir aralıkta sürekli biyokimyasal reaksiyonlarla desteklenir ve bu,
toksik kimyasallar tarafından bozulabilir. Bakteri kullanılan
biyosensörler, diğer organizmalara göre test için daha uygundur,
çünkü bakteriyel hücreler sudaki toksisiteye daha hızlı cevap
verirler. Bakteriyel hücreler, memeli hücrelerine göre daha hızlı
metabolik hıza sahiplerdir ve yüksek organizmalarda bulunan kompleks
organ sistemlerine sahip değillerdir. Bunun anlamı şudur; toksik
maddeler bakteriyel hücrelerin metabolik sistemlerini çok daha hızlı
bozmaktadır. Ayrıca, test organizmasının sayısını arttırarak ve
biyolojik çeşitliliğin etkisini azaltarak küçük bir su numunesine
milyonlarca hücre verilebilir. Bakteri kullanılan biyosensörler,
saha testinde pratik olması ve hızlı sonuç alması açısından,
portatif cihazlarla da kullanılabilmektedir.
Hızlı sonuç alma, kamu kuruluşları için önlem alınabilmesi açısından
anahtar kelimedir. Numunenin alınması ile kontamine olmuş suyun
tüketiciye ulaşması arasındaki süre; numune alma noktaları, suyun
durumunu tayin eden hidrolik karakteristikler ve taşıma koşulları
gibi etkenlere bağlı olarak değişmektedir. Daha hızlı bir uyarı
sistemi, kuruluşlara su analiz raporu vermek açısından daha uzun bir
süre sağlar ve güvenlik için süre yaratılmış olur.
Bakteri kullanılarak ölçüm yapılan biyosensörlü sistemler, geniş bir
aralıkta kimyasal kontaminantların ve toksinlerin tespitini
yapabilmektedir. Çünkü bu sistemler bileşiklerin toplam toksik
etkisini tayin eder, spesifik bir bileşenin tayinini yapmazlar. Su
kontaminasyonunda, farklı kimyasalların nedeniyle geniş anlamda
izleme gereklidir.
Bakteri kullanılan biyosensörler, güvenilir ve tekrarlanabilir
sonuçlar verir. Sonuçlar yüksek hassasiyetlidir ve hatalı sonuç
verme oranı çok düşüktür. En iyi sonuçlar, yeterli veri sağlanarak,
lokal su kalitesi referans alınarak elde edilir. Bu, su kalitesinde
değişiklik olması durumunda karşılaştırma için gerekli olacaktır.
Lüminesant bakteri ışımasındaki azalmanın tespiti yöntemiyle çalışan
Microtox toksisite ölçüm sistemi, ABD’de ve Kanada’da 90’dan fazla
kamusal içme suyu arıtma tesisinde kullanılmaktadır. Microtox
teknolojisi, Vibrio fisheri olarak bilinen bakteriyi kullanır. Bunun
sebebi, tür olarak bu bakterinin birçok kimyasala karşı hassas
olmasıdır. Bu mikroorganizma normal metabolizma sırasında ışık
ürettiği için bu işleme çok uygundur. Numunedeki toksik maddeler,
organizmaların metabolizmasını ters yönde etkiler ve lüminesansta
azalmaya neden olur. Bunun anlamı; organizmanın daha az ışık
üretmesidir. Normal koşullarda bu organizmalardan yayılan ışık
sabittir ve uygun bir lüminometre ile kolaylıkla ölçülebilir. Sudaki
toksisitenin yükselmesi, ışıkta azalmaya yol açar ve bu da Microttox
tarafından ölçülerek toksisite analizi yapılır.
Microtox sistemi birçok kritik bölgede uzun süreden beri
kullanılmaktadır. 11 Eylül 2001 öncesi Microtox Test Sistemi, ABD’de
Olimpiyat Oyunları süresince 3 farklı şehirde, 2000 yılında
Demokratik Ulusal Konvansiyonel’de ve 1991 Körfez Savaşı’nda
güvenlik amaçlı olarak kullanılmıştır. 11 Eylül sonrası ABD ordusu
mühendis heyeti Pentagon’a sağlanan içme sularını bu sistemle
izlemeye almışlardır. Teknolojinin tipik uygulaması, su
sistemlerinden, örneğin su kaynağından (rezervuar, nehir, vb.),
arıtma prosesinin çeşitli noktalarından, klorlama öncesi ve
sonrasından ve dağıtım sistemlerinin anahtar noktalarından düzenli
aralıklarla numune toplanmasını gerektirir. Gerekirse, uzak
noktalarda bulunan numuneleri analiz etmek için portatif biyosensör
test sistemi kullanılabilir. Bu, kırsal alandaki su sistemleri için
çok önemlidir. Bu tarz uygulamalar için de SDI DeltaTox sistemi
kullanılabilmektedir. DeltaTox analizörü de aynı lümünesant bakteri
sistemini kullanır ve doğrudan ölçüm yapılmasını sağlar. Ayrıca
mikrobiyal kontaminasyon tayini için de kullanılabilir.
Toksisite analizi verileri, daha önceki analizlerden elde edilen
referans toksisite verileriyle karşılaştırılır.Bu referans
kontaminasyon değerinin üzerinde herhangi bir numune verisi, su
kalitesindeki değişikliği gösterir. Bu da daha önceden planlanan
önlemlerin başlatılmasını sağlar. Alınacak önlemler kontaminasyonun
büyüklüğüne göre, ilk sonuçları kontrol etmek amaçlı ek testlerden,
daha detaylı kontrollere, örneğin arıtmadaki değişim, kontamine
kaynak girişini durdurma, bazı otorite ve medya kuruluşlarına bilgi
vermeye kadar çeşitlendirilebilir.
Toksisitenin izlenmesi; kanalizasyon hatlarıyla ters bağlantı, geri
akım kontaminasyonu veya boru ya da tanklardan sızan kaynak
kontaminasyonları gibi kasıtlı olmayan durumlarda da yararlı olur.
Her içme suyu arıtma tesisinin etkin bir güvenlik programı olmalıdır.
Fiziksel güvenlik önemlidir fakat yeterli değildir. İçme suyu
kuruluşları rutin izleme ve acil durum operasyonları için hızlı
analitik teknikleri göz önüne almalıdır. Bu teknolojiler, kapsamlı
güvenlik planının en önemli bölümüdür ve herhangi bir kontaminasyon
durumunda, su temininin kesilmesi ve otoriteleri bilgilendirme
prosedürleri ile bağlantılı olarak kullanılmalıdır.
Ref: SDI, Environmental Protection, June 2003